Turkish Meaning of strangleholds
boğazlama
Other Turkish words related to boğazlama
- Albatros
- engellilik
- borçlar
- Albatroslar
- borçlar
- dezavantajları
- dezavantajlar
- engellilik
- değirmen taşı
- engeller
- zahmetler
- Zararları
- dezavantajlar
- aksaklıklar
- engeller
- değer düşüklükleri
- engeller
- Parazitler
- kelepçe
- eksi işaretler
- olumsuzluklar
- engeller
- engeller
- zincirler
- eksiklikler
- grevler
- engeller
- Barlar
- durur
- yakalar
- çekler
- Tahta ayakkabılar
- crimp
- Utanç verici şeyler
- engeller
- hadi
- ovuyor
- varlıklar
- avantajlar
- Kıyılar
- kenar boşlukları
- fırsatlar
- daha iyi
- aralar
- komutlar
- kontroller
- damlalar
- atlar
- potansiyel müşteriler
- avantajlar
- artılar
- Ayrıcalıklar
- ayrıcalıklar
- başlar
- üstünlükler
- avantajlar
- AIDS
- yardım
- Mükemmellikler
- üstünlükler
- üstünlük
- asistanlıklar
- avantaj
- baskınlıklar
- üstünlük
- Aşkınlıklar
- üstünlük
Nearest Words of strangleholds
- strapped => bağlanmış
- straps => kayışlar
- strata => tabakalar
- stratagems => stratejiler
- strategies => stratejiler
- strategize (about) => bir strateji oluşturmak (hakkında)
- strategizing (about) => strateji (hakkında)
- stratifications => Katmanlaşmalar
- straw bosses => Alt ustalar
- straw in the wind => rüzgarda saman çöpü
Definitions and Meaning of strangleholds in English
strangleholds
a force or influence that chokes or blocks freedom of development or expression, an illegal wrestling hold by which one's opponent is choked, a force or influence that chokes or suppresses freedom of movement or expression
FAQs About the word strangleholds
boğazlama
a force or influence that chokes or blocks freedom of development or expression, an illegal wrestling hold by which one's opponent is choked, a force or influen
Albatros,engellilik,borçlar,Albatroslar,borçlar,dezavantajları,dezavantajlar,engellilik,değirmen taşı,engeller
varlıklar,avantajlar,Kıyılar,kenar boşlukları,fırsatlar,daha iyi,aralar,komutlar,kontroller,damlalar
strangers => yabancılar, strands => teller, stranding => Karaya oturmak, straitening => düzleştirme, straitened => dar,