Turkish Meaning of egoless
bencil olmayan
Other Turkish words related to bencil olmayan
- emin
- kendini beğenmiş
- kayıtsız
- kibirli
- neticevi
- egoist
- bencil
- egoist
- egoist
- önemli
- kibirli
- kibirli
- gururlu
- gururlu
- memnun
- kibirli
- kibirli
- kibirli
- fırtınalı
- fırtınalı
- övüngen, kendini beğenmiş
- bombasmatik
- süvari
- küstah
- Kibirli
- kendini beğenmiş
- kibirli
- Kibirli
- kendi kendinden memnun
- Kibirli
- üstün
- böbürlenen
- kibirli
- kibirli
- kendini beğenmiş
- farazi
- övüngen
- övünme
- övüngen
- kendini beğenmiş
- göğüs
- küçümseyen
- görkemli
- kibirli
- gücenik
- yüce
- azametli
- ustaca
- emredici
- Papalık
- kendine güvenen
- kendine güvenen
- Kibirli
- züppe
- Kibirli
- kibirli
- kibirli
- kibirli
- hi-hat
- kibirli
- kibirli
Nearest Words of egoless
- egocentricity => benmerkezcilik
- egging (on) => kışkırtma (için)
- eggheadedness => Entelektüellik
- eggheaded => yumurta kafa
- egged (on) => kışkırtılmış (yapması için)
- egg on one's face => Yüzüne yumurta sürülmek
- egg (on) => yumurta (üstünde)
- efforts => çabalar
- effluents => atıklar
- efficiency apartments => Verimli daireler
Definitions and Meaning of egoless in English
egoless
the one of the three divisions of the psyche in psychoanalytic theory that serves as the organized conscious mediator between the person and reality especially by functioning both in the perception of and adaptation to reality compare id, superego, the one of the three divisions of the psyche in psychoanalytic theory that serves as the organized conscious mediator between the person and reality especially by functioning both in the perception of and adaptation to reality compare id entry 1, superego, self-esteem sense 1, the conscious self, self-respect sense 1, the self especially as contrasted with another self or the world, self entry 2 sense 1, egotism sense 2, conceit sense 1
FAQs About the word egoless
bencil olmayan
the one of the three divisions of the psyche in psychoanalytic theory that serves as the organized conscious mediator between the person and reality especially
çekingen,mütevazi,mütevazı,ürkek,pasif,Özeleştirel,utangaç,alçakgönüllü,İçedönük,kendini suçlayan
emin,kendini beğenmiş,kayıtsız,kibirli,neticevi,egoist,bencil,egoist,egoist,önemli
egocentricity => benmerkezcilik, egging (on) => kışkırtma (için), eggheadedness => Entelektüellik, eggheaded => yumurta kafa, egged (on) => kışkırtılmış (yapması için),