Turkish Meaning of buckets
Kovalar
Other Turkish words related to Kovalar
- Düzaine
- düzineler
- yükler
- çok
- basur
- miktarlar
- sallar
- yığınlar
- ton
- demetler
- demet
- parçalar
- fırsatlar
- yüzlerce
- Variller
- sepetler dolusu
- sürüyle
- yığınlar
- yüz
- kırbaçlama
- Kitleler
- bir sürü
- tabaklarla
- bolluk
- yığınla
- kasnaklar
- Gezilecek yerler
- yığınlar
- dolgular
- bolluk
- her çeşit (tür)
- sepetlerce
- yükler
- buşel
- araba yükleri
- avuçlar
- İyi fırsatlar
- karmaşa
- dağlar
- Çokluklar
- sayısız
- paketler
- gagal
- tencere
- saksılar
- bolluğu
- epey
- rimler
- gemi yükleri
- mağazalar
- kamyonlar
- ciltler
- servet
- yard
- sürüler
- milyon
- çok
- fazla
- puan
- ordular
- bonanzalar
- kalabalıklar
- tufanlar
- sürüler
- Utanç verici şeyler
- salgın hastalıklar
- fazlalıklar
- sürü
- seller
- sürüler
- Sürüler
- ev sahipleri
- bir sürü
- lejyonlar
- milyon
- kalabalıklar
- kalabalıklar
- aşırılıklar
- fazla
- Taşar
- arz fazlası
- tonla
- vebalar
- doluluk
- bolluk
- bolluk
- basınlar
- Döküntü
- işten çıkarmalar
- denizler
- sağanak
- bolluğu
- lüzumsuz şeyler
- fazla yemek yemeler
- fazlalar
- sürüler
- binler
- kalabalıklar
- trilyonlar
- trilyonlar
- aslar
- tahıllar
- küçük
- lokma
- Yer fıstığı
- Artıklar
- tereddüt
- Gölgeler
- noktalar
- serpme
- atomlar
- bitler
- kırıntı
- dabs
- noktalar
- dram
- damlalar
- damlalar
- benekler
- parçalar
- parıldar
- Granül
- avuç
- avuç dolusu
- ipuçları
- akarlar
- Moleküller
- toz zerreleri
- _
- ons
- parçacıklar
- fiske
- ışınlar
- gölgeler
- parçalar
- lekeler
- serpmeler
- suşlar
- çizgiler
- şüpheler
- tatlar
- dokunur
- izler
- atışlar
- tireler
- Sinek pisliği
- yotalar
- noktalar
- eksik
- Mütevazı miktarlar
- lokmalar
- Ayakkabı tokası
- parçalar
- cüzi miktarlar
- porsiyon
- kıvılcımlar
- bölümler
- Kıtlıklar
- smattering
- kırıntı
- kırıntı
- kırıntılar
- kırıntılar
- başlık
- Pentekost
- eksiklikler
- devamsızlıklar
- kıtlıklar
- açıklar
- Kıtlıklar
- yetersizlikler
- yetersizlikler
- yoksulluk
- kıtlıklar
- bilgisi az
- yetersiz kaynaklar
- istiyor
Nearest Words of buckets
- bucking up => yüreklendirmek
- buckle (down to) => (bir işe) sarılmak
- buckle (down) => asılmak
- buckle (under) => Boyun eğmek (altına)
- buckled (down to) => bükülmüş (aşağıya doğru)
- buckled (down) => çalışkan
- buckled (under) => büküldü (altında)
- bucklers => Kalkanlar
- buckles => tokalar
- buckling (down to) => toka (aşağıya)
Definitions and Meaning of buckets in English
buckets
one of the receptacles on the rim of a waterwheel, to ride (a horse) hard, to deal with in a bucket shop, a typically cylindrical vessel for catching, holding, or carrying liquids or solids, a usually round container for catching, holding, or carrying liquids or solids, to drive hurriedly or roughly, to rain very heavily, something resembling a bucket, one of the vanes of a turbine rotor, bucketful, to move about haphazardly or irresponsibly, basket sense 3b, to draw or lift in buckets, one of the cups of an endless-belt conveyor, the scoop of an excavating machine, hustle, hurry, an object for collecting, scooping, or carrying something, bucket seat, to move roughly or jerkily
FAQs About the word buckets
Kovalar
one of the receptacles on the rim of a waterwheel, to ride (a horse) hard, to deal with in a bucket shop, a typically cylindrical vessel for catching, holding,
Düzaine,düzineler,yükler,çok,basur,miktarlar,sallar,yığınlar,ton,demetler
aslar,tahıllar,küçük,lokma,Yer fıstığı,Artıklar,tereddüt,Gölgeler,noktalar,serpme
buckeroos => Buckeroos, buckboards => top arabaları, buckaroos => para, bubkes => hiç, bubbleheads => Balon kafalar,