Turkish Meaning of slogging
çalışmak
Other Turkish words related to çalışmak
- gürültü
- Vuruş
- alkışlama
- kırpıntılar
- çatlak
- vuruş
- tekme
- vurma
- dövme
- çarpan
- tokat
- tokatlamak
- çarpıcı
- delme
- kaydırma
- saldırı
- dayak
- kemer
- sallanan
- boks
- çarpışma
- Doğrama
- zamanlama
- Etki
- Flicking
- çekiçleme
- jabbing
- çivileme
- yapıştırma
- dürtme
- iterek
- rap
- İtme
- Slugging
- ceza
- bıçaklama
- okşama
- Etiketleme
- vurma
- atan
- darbe
- gürültülü
- Balina avı
- dayak
- dayak
- vurarak
- patlama
- dayak
- dövmek
- dövme
- çorap
- swatting
- zapping
- beyin
- sarsıntı
- tıkama
- bayrak
- toslama
- Rattan
- Gece kulübü
- güverte
- Dayak
- damping
- devirme
- kırbaçlama
- zemin
- Izdiham
- bağcıklar
- kırbaçlama
- tesviye
- tesviye
- ezmek
- saldırı
- sağanak
- biber
- dürtme
- zayıflatan
- çizikler
- kesik
- kızakla kaymak
- değiştirme
- dayak
- kırbaçlama
- bowling (aşağı veya üzerinden)
- yorgun
- Çırpma
- sopa
- dayak atma
- Kelepçe
- savrulan
- birini asmak
- Diz çökme
- yere vurmak
- şiddetli eleştiri
- dövüş
- dayak
- kaba yonma
- Kürek çekme
- Çekiç
- mızrak
- damgalama
- ani yumruk
- kırma
- evsizler
- ürpertici
- gecikmek
- rölanti
- tembellik
- tembellik yapmak
- dinlenen
- sorumluluktan kaçınma
- gevşeme
- hafifletme (yukarı)
- Asılı (etrafta veya dışarıda)
- azalmak
- güneşlenme
- deneysel
- önemsiz
- tembellik
- asılı
- oyalanan
- oynayan
- dinlendirici
- dinlenen
- önemsiz
- oyalanma
- soytarılık (kapalı)
- hackleme (çevresinde)
- tembelleşmek
- Gevşeme
- saçmalık
- Karalama
- eğlenmek
- saçmalama (etrafta)
- takılmak
- dalga geçmek
- maymunluk yapmak
- dolaşmak
- uğraşıyor (etrafta)
- bitkisel hayata geçmek
Nearest Words of slogging
Definitions and Meaning of slogging in English
slogging
to plod heavily, a hard dogged march or journey, to work hard and steadily, to work in a steady determined manner, a prolonged arduous task or effort, to plod (one's way) perseveringly especially against difficulty, to hit hard, hard persistent work
FAQs About the word slogging
çalışmak
to plod heavily, a hard dogged march or journey, to work hard and steadily, to work in a steady determined manner, a prolonged arduous task or effort, to plod (
gürültü,Vuruş,alkışlama,kırpıntılar,çatlak,vuruş,tekme,vurma,dövme,çarpan
kırma,evsizler,ürpertici,gecikmek,rölanti,tembellik,tembellik yapmak,dinlenen,sorumluluktan kaçınma,gevşeme
slogged => çalıştı, slog (through) => Mücadele etmek (içinden), slobs => domuzlar, slobby => özensiz, slobbish => baştan savma,