Turkish Meaning of interdictive
yasaklayıcı
Other Turkish words related to yasaklayıcı
- ödenek
- izin veren
- Onay
- yetkilendirme
- boşluk
- rıza
- veren
- bırakma
- lisans
- lisans
- lisanslama
- İzin
- izin verme
- reçete
- yaptırım
- destek
- hoşgörü
- hoşgörü
- anlaşma
- Onay
- nimet
- uyumluluk
- Etkinleştirme
- Teşvik
- Onay
- kolaylaştırma
- onay
- bırakmak
- tamam
- tamam
- terfi
- yaptırım
- gönderim
- acı çekme
- katılım
- rıza
- kabul
- Imprimatur
- itaat
- Lisanslama
Nearest Words of interdictive
- interdiction fire => Yasak atışı
- interdiction => yasak
- interdicting => yasaklayıcı
- interdicted => yasak
- interdict => yasaklamak
- interdependent => birbirine bağımlı
- interdependency => Karşılıklı bağımlılık
- interdependence => Karşılıklı bağımlılık
- interdepend => karşılıklı bağımlılık
- interdepartmental support => Daireler arası destek
- interdictory => yasaklayıcı
- interdigital => parmak araları
- interdigitate => iç içe geçmek
- interdigitation => Dişli çıkıntı
- interdisciplinary => disiplinler arası
- interdome => kubbelerin arası
- interduce => tanıtmak
- interepimeral => İnterepimer
- interequinoctial => gece ve gündüz eşitliği döneminde
- interesse => İlgi
Definitions and Meaning of interdictive in English
interdictive (a.)
Having the power to prohibit; as, an interdictive sentence.
FAQs About the word interdictive
yasaklayıcı
Having the power to prohibit; as, an interdictive sentence.
yasak,Yasak,Ambargo,Tedbir,yasak,veto,uyarı,kısıtlama,kararname,inkar
ödenek,izin veren,Onay,yetkilendirme,boşluk,rıza,veren,bırakma,lisans,lisans
interdiction fire => Yasak atışı, interdiction => yasak, interdicting => yasaklayıcı, interdicted => yasak, interdict => yasaklamak,