Turkish Meaning of unsuitable
uygun olmayan
Other Turkish words related to uygun olmayan
- uygunsuz
- uygunsuz
- hatalı
- uygunsuz
- mutsuz
- yanlış
- garip
- kötü
- sakar
- uygunsuz
- uygunsuz
- uygunsuz
- uyumsuz
- yakışıksız
- talihsiz
- ilgisiz
- yersiz
- yolun dışına
- sapık
- kabul edilemez
- uygun olmayan
- yakışmayan
- talihsiz
- uslupsuz
- yanlış
- yasaklı
- kınanabilir
- kınanabilir
- kınanabilir
- yasak
- yabancı
- yasak
- Sakar
- maddi olmayan
- geçerli değil
- Uyumsuz
- uygunsuz
- ilgisiz
- uygunsuz
- Uyuşmayan
- yaramaz
- Yasaklanmış
- yasak
- yasaklanmış
- günahkâr
- uyumsuz
- beceriksiz
- yetersiz
- mevsim dışı
- vaktinden önce
- elverişsiz
- uygulanabilir
- uygun
- haline gelen
- Doğru
- uygun
- uygun
- mutlu
- buluşmak
- uygun
- göreceli
- ilgili
- sağ
- uygun
- zamanında
- kabul edilebilir
- yeterli
- izin verildi
- uygun
- onaylanmış
- uygun
- yetkili
- uygun
- uyumlu
- sevimli
- edepli
- onaylandı
- mutlu
- iyi
- şanslı
- nazik
- uyumlu
- lisanslı
- malzeme
- tamam
- uygun
- okşamak
- izin verilen
- Sivri
- tatmin edici
- mevsimsel
- uygun
- terfi etti
- kışkırttı
- Tamam
- bu arada
- dengeli
- suçu olmayan
- övgüye değer
- Ünsüz
- itibarlı
- iyi
- cesaretlendirildi
- örnek
- İlgili
- onaylı
- lekesiz
- koşer
- tamam
- makul
- saygıdeğer
- onaylanmış
- desteklenen
- tahammül edilebilir
Nearest Words of unsuitable
Definitions and Meaning of unsuitable in English
unsuitable (s)
not meant or adapted for a particular purpose
not capable of being applied
not conducive to good moral development
not worthy of being chosen (especially as a spouse)
FAQs About the word unsuitable
uygun olmayan
not meant or adapted for a particular purpose, not capable of being applied, not conducive to good moral development, not worthy of being chosen (especially as
uygunsuz,uygunsuz,hatalı,uygunsuz,mutsuz,yanlış,garip,kötü,sakar,uygunsuz
uygulanabilir,uygun,haline gelen,Doğru,uygun,uygun,mutlu,buluşmak,uygun,göreceli
unsuitability => uygunsuzluk, unsuit => Uygunsuz, unsugared => şekersiz, unsufficient => yetersiz, unsufficiency => yetersizlik,